Mutfak

Diyet diyet diye sağlığınızdan olmayın

Sosyal medyadan edinilen bilgilerle özenilen diyetlerin sağlığa zararlı olabileceğini aklınızdan çıkarmayın. Beslenme algınızın bozulmasına engel olun.

Diyet diyet diye sağlığınızdan olmayın

Koronavirüs pandemisinde evde geçirilen zaman artınca, en sık ziyaret edilen bölüm mutfak oldu, buzdolabının kapağı da daha sık aralandı. Bir de üzerine hareketsiz yaşam eklenince, kilo alımı kaçınılmaz oldu.  Yaz aylarının da gelmesiyle birlikte, alınan kiloları vermek isteyenler sosyal medyadan edindikleri diyet listelerine yöneldi.

Ancak uzmanlar diyet listelerinin kişiye özel olması gerektiği, sosyal medyadan edinilen bilgilerle yapılan diyetlerin sağlığa zararlı olabileceği konusunda uyarıyor. 

 Sosyal medyada zayıflama ve kilo verme konusunda çok fazla yanlış bilginin olduğuna dikkat çeken İstinye Üniversitesi (İSÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, diyet listelerinin kişiye özel uygulanması gerektiğini hatırlatıyor: 

Özellikle Covid-19 salgının olduğu bir dönemde, sağlıklı beslenme konusunda daha dikkatli olunması gerekiyor.

Her diyet programını uygulamaya kalkmak çok büyük yanlış

Sosyal medyadan edinilen bilgilerle diyete başlanmaması gerekir. Son zamanlarda o kadar çok sağlığı bozucu öneriler duyuyoruz ki. Her insanın beslenme davranışı diğerinden farklıdır. Bugünkü insanın çok yanlış bir beslenme algısı mevcut. Örneğin, ABD’li birinin oluşturmuş olduğu beslenme modelini kendisine uygulamaya çalışıyor. Hâlbuki iklim farklı, geçmişi farklı, o çevresel yaşanmışlık içerisinde hayatı bambaşka. Beslenme bilgisi üzerine çok değişken faktörler var. Yaş durumları veya fiziksel durumları aynı olsa bile gıdaların bünyelere etkileri farklılık gösterebilir. Çünkü genetik farklılıklarımız var. Bu nedenle her diyet programını uygulamaya kalkmak çok büyük bir yanlış. Beslenme önerilerinde de iki öğün yiyin, üç öğün yiyin gibi genel ifadeler kullanılıyor. Oysa bu da kişiye göre, yetiştiği toprağa beslenme alışkanlığına göre farklılık gösterecek bir durum. Öğün saatleri de kişinin kendisinin belirleyeceği bir şey. Ancak genel öneriler sıralayabiliriz. Örneğin, öğün aralarını dört saatten fazla uzun tutmayın. Bugün doğru diyeti yaparım, istediğim kiloya ulaşırım sonrasında eskisi gibi yaşamaya devam ederim demeyin. Doğru beslenmeyi her zaman uygulamanız lazım. Diyet demek size uygun beslenme modelini seçmek demektir.”

Ekran başında şeflerin ne pişirdiğini seyretmek yerine mutfağa girin

Sağlıksız beslenmenin kronik hastalıklara da yol açıyor. Mutfağa girmeyi öğrenelim. Günde iki saat özellikle ekran başına geçip de Şef Ali Bey’in, Şef Veli Bey’in gastronom olarak ne pişirdiğini seyretmek yerine ne olur bizler mutfağa girip o iki saatte hem enerji harcayalım hem, hem sağlıklı beslenelim, hem de elimizdeki nimetlerin değerini bilelim. Can sıkıntısını yemekle gidermeye çalışmayalım. Beslenmenin hiç sonu yok ama yaptığımız her yanlış beslenme ileride kronik hastalıkların varlığına zemin hazırlayacak ve kişiyi olumsuz etkileyecektir. Bakınız hiçbir ilaç, hiçbir vitamin gıdanın, beslenmenin yerini tutamaz. Yemek doygunluk hissi yaratmaz, doygunluğu yaratan yegâne şey sınırınızı bilmektir.  

Ramazan ayı vücudu dinlendirmek için bir fırsat

Ramazan ayı vücudu dinlendirmek için bir fırsat. Vücudun arındığı, karaciğerin ve organların dinlendiği yegâne aydır Ramazan ayı. Sağlıklı bir vücut istiyorsanız iftar ve sahurda yediklerinize dikkat ederek vücudunuzu dinlendirebilirsiniz. Biz genellikle posalı gıdaları öneriyoruz. Beslenme önerileri kişiseldir ancak genel olarak herkesin dikkat etmesi gereken noktalar da vardır.

Bu konuda şu önerileri sıralayabilirim

Tam buğday yiyin: Buğday maalesef topraktan hasat edildiği gibi doğal haliyle değirmenden ekmek olarak veya diğer buğday ürünleri olarak karşımıza gelmiyor. Rafine edilerek, rafine karbonhidrat olarak geliyor. Kalp damar hastalıkları, diyabet, sindirim sistemi hastalıkları, yüksek tansiyon ve  kiloya neden olan, tam buğday ekmek yemeyi engelleyen, bembeyaz ekmekle insanları riske eden bir rafine karbonhidrat modelinin düzeltilmesi lazım.

Tuzu azaltın: Tuzu elbette ki yemekleri koyacağız çünkü vücudun iyotlu tuza ihtiyacı var. Ancak sofralardakini kaldırmamız gerekiyor. Mümkün olduğunca tuzu azaltalım, soframızdaki tuzlukları kaldıralım.

Sık sık yağlı kızartmalar yapmayın:  Vücudun kolesterole de ihtiyacı var. Bundan korkmayalım. Ancak bunu alacağımız en güzel ve ucuz kaynak yumurta. Her gün evde tekrar tekrar yağları kullanarak, patates, patlıcan, kabak kızartarak elbette ki kolesterol hastası olunur. Yağları sık sık yapmayacağız.

Meyveleri mevsilik seçin: Sebze meyve yenilecek ama mevsiminde. Meyve şekerdir, zehirdir demememiz gerekiyor. Günde 2-3 kere ama abartmadan bir elma, bir portakal bir tane de mandalina yersek herhangi bir sorun olmaz. Miktarı bileceğiz bizden başka insanlarından bu kaynakları tüketmesi için belki de bir parça daha dikkatlice hareket edeceğiz.

Yediklerinizi azaltın: Çünkü biz artık eskisi kadar hareketli değiliz ve hemen hemen dokuz saat eğitim amacıyla, iş amacıyla ekran başındayız. Dolayısıyla pandemiden önceki yaşantımızda yediğimiz kadar yemek bu durumda doğru olmaz. Pandemi öncesine göre yediklerinizi azaltın, hareket için fazla bir şey söyleyemiyorum. Eğer Covid önlemleri bize ne kadar müsaade ediyorsa o kadar hareketi arttırmamız gerekiyor.”

Yorumlar